İnsanların içinde yaşadığı toplumların, kendilerine göre aklı oluşturma metotları vardır. Bu metotlar, o toplumun aklını yani bilgi yapısını şekillendirir. Bu metotlar ya da vasıtalar bazı toplumlarda sadece duyular ve bu duyularla elde edilen bilgilerdir. Bazılarına göre bu vasıtalar duyular ve akıl, diğer bazılarına göre ise duyular ve aklın yanında nakil de bir kaynaktır. Hatta bazı alimler sezginin (keşf) bilgi kaynağı olduğunu kabul ederler. Duyular ve akıl üzerinde bazı bilim adamlarının bilgi kaynağı olamayacağına dair iddiaları bulunsa da genel kanaate göre duyular ve akıl bilgi kaynağıdır. Ancak bu iki kaynak üzerinde ittifak eden alimler bu bilgilerin kesinliği konusunda farklı görüşler ileri sürerler. Onlardan bazıları aklın, bazıları da duyuların kesin bilgi vereceğini savunurlar. Duyuların bilgisinin kesinliği üzerinde ittifak eden Ehl-i Sünnet alimleri ise nakil ve akıl bilgileri üzerinde farklı görüşler ileri sürerler. Onlardan nakli esas alanlar aklın, aklı esas alanlar da naklin yeterli bilgi kaynağı olamayacağını savunur. Bu nedenle Ehl-i Sünnet alimlerinin bazılarına göre nakil, diğerlerine göre de akıl daha sağlam bilgi kaynağıdır.