Fıkıh, Müslümanların ferdî ve içtimaî hayatlarını tanzim eden bir sistemdir. Dolayısıyla hayattaki hemen her olay ve mesele fıkhın konusudur. Dilencilik de bunlardan biridir. Nitekim dilencilik, tarih boyunca sosyal bir olgu olarak gerek İslam toplumlarında gerekse diğer toplumlarda çeşitli şekillerde tezahür etmiştir. Günümüzde ise dilenciliğin, bireysel ve örgütsel dilencilik olmak üzere iki yönü ön plana çıkan çok boyutlu bir soruna dönüştüğü gözlemlenmektedir. Bu da beraberinde haksızlıklar, mağduriyetler, kriminal suçlar gibi daha karmaşık sorunları beraberinde getirmektedir. Bu çalışmada, günümüzde farklı bir boyut kazandığı görülen dilencilik yeniden tanımlanabilir mi? Dilencilik meşru bir meslek olarak kabul edilebilir mi? Dilencilere yardım etmenin veya etmemenin sevabı veya vebali var mıdır? Yöneticilerin konuya ilişkin dini ve/veya sosyal sorumlulukları nelerdir? Allah, Kur'ân ve Peygamber adını anarak veya mescitler gibi kutsal mekânları mesken tutarak dilenmenin hükmü nedir? Örgütsel dilenciliğin önlenmesine yönelik tavsiye ve öneriler neler olmalıdır? gibi sorulara cevap aranmaya çalışılmıştır. Sosyal, kültürel, siyasi, ekonomik ve dinî açıdan çok yönlü toplumsal bir sorun olan dilencilik Kur'ân ve Sünnet perspektifinde fıkhî boyutuyla ele alınmıştır.