İslam Hukuku vahye dayalı bir hukuk sistemidir ve bütün kavramlar gibi haberleşme hürriyeti kavramı da vahyin öngördüğü esaslara göre belirlenmiştir. İslam Hukukunun en büyük gayesi yararın gözetilmesi ve zararın uzaklaştırılması yoluyla insan halinin iyileştirilmesi ve toplum düzeninin sağlanmasıdır. Haberleşme hürriyeti kavramı da bu gaye doğrultusunda İslamın ilkeleri ile şekillenmiştir. Haberleşme hürriyeti, sadece insan varlığının vazgeçilmez bir hakkı değil, aynı zamanda İslam dininin ferdi ve toplumu iyileştirme gayesinin gerçekleşmesi için zorunlu bir ilkedir. Bu gaye doğrultusunda fert ve topluma zarar verecek ölçüde bir haberleşmeye izin verilemez. Haberleşme hürriyeti, kamu yararını hedefleyen Allah haklarını ve kul hakları diye bilinen kişilik haklarını ihlal etmeyi amaçlayamaz. Haberleşme hürriyeti kavramı iki ana hak içermektedir: Haber alma hakkı ve haber verme hakkı. Bu hakları doğuran ilkeler, İslam hukuk doktrininde meşru tecessüs ve tezkiye başlıkları altında yer almıştır. Bu hakların sınırları ise, kamu yararını amaçlayan prensipler ve kişilik haklarıyla belirlenmektedir.