Yaşadığımız çağın hakim olan Ortodoks iktisat anlayışındaki iktisadi düşünce literatüründe on beş asırlık İslam dünyasının alim ve mütefekkirlerinin birikiminin yok varsayıldığını söylemek abartı olmaz. Bu konudaki bakış açısı sadece iktisadi düşünceyle de sınırlı değildir. Bu meseleyi önemseyip ciddiye alan herhangi bir kişi benzer durumun sosyal bilimlerin diğer alanları için de geçerli olduğunu kolaylıkla fark edebilir. Acaba bu doğru, tutarlı ve kabul edilebilir bir yaklaşım mıdır? Bu yaklaşımın temeli nereye dayanmaktadır? En azından batı dışındaki coğrafyalarda omuzları üzerinde sorumlu bir baş taşıyan her sosyal bilimcinin sorgulaması gereken bir yaklaşım değil midir? Bu gibi soruların sorulmasında geç kalmanın temel nedenleri nelerdir? Bu soruların hem niteliği hem niceliği arttırılabilir. Mesele gerçekten önemlidir. O zaman başta İslam dünyasındakiler olmak üzere Batı dışındaki coğrafyalarda yaşayan sosyal bilimciler olmak üzere sorumluluk sahibi her düşünen beyin bir özeleştiri yaparak kadim medeniyet havzalarındaki insanlık mirasının günümüzde yaşayan nesillere doğru ve tutarlı bir bütünlük içinde ortaya çıkarılması için yola koyulmalı ve gayretini artırmalıdır. Bu kitap bu kaygılarla ortaya çıkmıştır ve İslam dünyasındaki on beş asırlık düşünce mirasının iktisadi alandaki tezahürünü belli başlı öncü alim ve düşünürler üzerinden yansıtmayı hedeflemektedir.