İslam'da şüphecilik hakkında büyük çaplı ilk inceleme olan bu eser, İslam kelamının gelişmesinde septik düşüncenin kritik rolünü araştırmakta olup büyük İslam düşünürlerinin Tanrı'nın mahiyeti ve âlemle münasebeti bakımından karşılaştıkları kafa karışıklığı yaratan sorunlara nasıl yaklaştıklarını ve klasik dönem boyunca vahyin ilahi mesajı ile aklın hakikatleri bizzat keşfetme gücü arasındaki ince çizgideki yürüyüşlerini ele almaktadır.
İslam'ın Klasik Döneminde Şüphecilik, şüphenin, dönemin ilmî hayatının tamamlayıcı bir parçası olduğu fikrini vermektedir. Şüphecilik hiçbir şekilde ateizm olmayıp, daha çok, hakikat iddiasını kesin olarak ikna edici göstermenin mümkün olmadığını kabul anlamına gelmektedir. İslam uleması da başka coğrafyalardaki muadilleri gibi bu tür çıkmazları karşılaştıkları bu açmazlara yeni çözüm yolları bulma ilhamıyla kabullenmiştir. Sorunları bir yönden kendilerine has olsa da bilginin sınırlarını kabul etmeleriyle diğer ilmî geleneklerle pek çok şeyi paylaşırlar. İslam'ın şüphecilik tarihindeki yerini daha geniş bir düzlemde araştıran bu eser, din, tarih ve felsefe alanlarına ilgi duyan herkesin dikkatini çekecektir.