İslâm Dini'nin birer düşünce okulu sayılan itikâdî ve siyasî fırkaları konu edinen İslâm Mezhepleri Tarihi disiplini, İslâm'da mezheplerin birer din değil, dinin birer yorumu demek olan beşerî nitelikli sistemler olduğunu, bu yüzden dinle asla özdeşleştirilemeyeceklerini ispat etmek suretiyle, mezheplerin birbirlerine düşman birer oluşum ya da düşünce özgürlüğü önünde birer engel değil, İslâm'ın belirlediği sınırlar içinde kaldıkları müddetçe birer zenginlik ve rahmet olduklarını ortaya koyarak önemli ve lüzumlu bir işlev görmektedir.
Müslümanlar arasında farklı fikir, düşünce, anlayış ve dinî algılama biçiminden kaynaklanan mezhepler, İslâm dininin mensupları için birer alt kimlik unsurları olup, doğrudan İslâm'ın kendisi ile özdeşleştirilemezler. İslâm düşüncesinin teşekkül sürecinde ortaya çıkmaya başlayan ve tarihten günümüze mütemadiyen neşet eden mezhepler, dinin kişiden kişiye değişen farklı yorum biçimleridir ve asla dinin yerine ikâme edilemezler.
Bu eserde İlk Mu'tezile, Hâricîler, Şîa, Mürcie, Mu'tezile, Cebriyye, Kaderiyye ve Ehl-i Sünnet Ekolleri'nden Selefiyye, Eş'ariyye ve Mâturidiyye gibi erken dönem İslâm toplumunda teşekkül eden ilk itikadî ve siyasî mezheplerin oluşum süreçleri, öncüleri ve görüşlerine yer verildiği gibi, Selefîliğin aşırı bir yorumu olan Vehhâbîlik ve İslâm orijinli olmakla beraber sonradan Yahudîlik, Hristiyanlık, Zerdüştlük, Mecusîlik, Hinduizm ve Maniheizm gibi çeşitli din, kültür ve doktrinlerden farklı düşünceleri bünyesinde bağdaştıran Nusayrîlik, Dürzîlik, Bâbîlik-Bahâîlik, Kâdiyânîlik-Ahmediyye ve Yezîdîlik gibi senkretik mezheplerin fikir ve görüşlerine de yer verilmiştir. Ayrıca bu eserde genel olarak Alevîlik, özel anlamda ise Anadolu Alevîliği, Alevî-Bektaşî inançları ile Alevîlikte âdap ve erkân konuları işlenmiştir.