Erdemli insan, erdemli toplum ve erdemli devlet, mutluluğun rasyonel ve reel olarak gerçekleşmesi için gerekli şartları içinde barındırır. İslâm siyaset düşüncesi de bu ilkeden hareketle adalet devleti ve âdil yönetim olgularının hayata geçirilmesini amaç ve gaye edinir. Devleti sağlam esaslar üzerine bina edecek olan adalet, başkan ve liderin prensiplerini tespit ederek, yaşanabilir bir toplum düzeninin hayata geçirilmesi için her türlü meşru yolu dener ve kullanır.
Meşru ve erdemli bir devlet sistemi ise, hikmet ve bilgelikle gerçekleşir. Hikmetle inşa edilen devlet sistemleri, çağlara meydan okuyarak geleceğin dünyasını kurar. Bilgelik, içinde temel değer ve erdemleri barındırdığı için, hikmetli bir hükümeti inşa ve ihya eder.
Başkan ve lider, İslâm'ın temel prensiplerini hayata geçiren öznelerdir. İslâm filozof ve düşünürleri, siyaseti öncelikle ilahî ve nebevî ilkeler üzerinden, ikinci olarak medeniyetlerin birikiminden de istifade ederek inşa ettiler. Bununla birlikte ehliyet, liyakat ve emanet sahibi Müslüman devlet adamı ve bürokratın kimliği de başkan kadar önem arz etmektedir. Mutluluğun gerçekleştiği devlet ve şehir, bilgelikle idare edilen yönetimdir. Bilge yönetici ve liderlerin idare ettiği mutlu toplumlar, erdemli insanların yaşadığı coğrafyalara dönüşmektedir.