Müslümanlar, İslamla aralarında olumlu, anlamlı ve yakın bir ilişki kurarlarsa bir başka ifadeyle İslamı, temel referanslarına bağlı kalarak, ideolojilerden ve kişisel kanaat ve yaklaşımlardan arınmış, arı-duru saf bir akıl ve yaklaşımla anlamaya çalışırlarsa herhalde bugünkünden daha anlamlı ve olumlu bir dini hayat ortaya çıkarabilirler. Zira farklı dini anlayış ve yaklaşımlara bağlı olarak tarikat, cemaat, mezhep ve fırka anlamında çok farklı Müsüman prototipleri ortaya çıkmakta ve bu, din ve dindarlık adına sosyal hayata farklılıklar olarak yansımaktadır. Bu yansıma, bir zenginlik olmaktan ziyade: çoğu kere ciddi ayrılık ve karşıtlıklara neden olmaktadır. Öyle ki din ve dindarlık adına kimi Müslüman olduğunu iddia eden grup ve anlayıştakiler, karşı tarafı din adına öldürebilmektedirler. Bunlar İslam dünyasının ve dolayısıyla Müslümanların önünde duran ciddi dini ve sosyal sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır. İşte İslam sosyolojisi alanında yapılacak ciddi çalışmalar, sorunların doğru anlaşılması ve tespit edilmesi noktasında Müslümanlara önemli veriler sağlayacaktır. Bu veriler, yeni bakış açıları ve yaklaşımların hatta çözümlerin oluşturulmasında ilgililere bilgi sağlamış olacaktır. Ancak tüm bunları yaparken bilim, ahlak ve İslam'ın temel ögretileri çerçevesinde hareket etmek ve sosyal gerçekliği yalın bir şekilde ortaya koymak gerekir. Bu anlamda Ülkemizde İslam sosyolojisi alanında belli bir gayretin, arayışın ve çabanın olduğu görülmektedir. İşte biz de bu çalışmamızla bu yönde bir katkı saglamayı umut etmekteyiz.