İslâm tarihine -daha doğrusu Müslümanların tarihine- ön yargılarımızı bir kenara bırakıp tevhit ve gerçeklik penceresinden bakarsak bazı sorunlarla karşılaşırız. Bu sorunların ana sebeplerinden biri, tarihimizin en başından beri devletlerin ve siyasi teşekküllerin emri altında olmasıdır. Devletçi "İslâm" tarihi ise başka sorunlar getirip koyar önümüze: Cahiliyeden kalma adetler, zulmün meşrulaştırılması, Muaviye gibi gayrı meşru yöneticileri aklamak için sahabe tanımını değiştirme, sahabeyi aşırı kutsama, hadis uydurma, tenkit etmeden işine gelen bilgiyi kullanma ve daha niceleri…
Tarihimizin; bu ve bunun gibi birçok ilmi sorunun yanında, bir de dini ve insani sorunları vardır. Erildir, çoğunlukçudur, düzenci ve konformisttir, muhalefete katiyen yer vermez hatta muhalifleri haksız göstermek adına bilgiyi saklar, olmayanı söyler, olanı çarpıtır, bazen bizzat zalimdir…Pek tabii surette bundan en fazla muzdarip olanlar; İslâm tarihinin ilk muhalifleri denebilecek olan İmam Ali ve Ehl-i Beyt'tir (a.s.).
Elinizdeki eser; tarihimizin İslâm Tarihi Eleştirisine Giriş (Hâkim Tarihin Sosyolojik Tenkidi ve İlk MağdurlarıEhl-i Beyt, bahsedilen sorunlarını, geleceğe ışık tutmak ve tarihteki hataları tekrar etmemek adına, eş zamanlı ve art zamanlı olarak işliyor. Sorunları hem kronolojik hem de kategorik bağlamlarda ele alıp sadece olması gerekenin ne olduğunu anlatmıyor, aynı zamanda akademik bir bakışla İslâm tarihine yeni bir metodolojinin ipuçlarını sunuyor. Bunları yaparken Hz. Peygamber (s.a.a.) ile Kur'an ve Ehl-i Beyt'in (a.s.) yöntemini benimsiyor: İnsaniliğini muhafaza edip hakkın ve hakikatin yanında olan, adil bir tarih istiyor…