Bir konuda hakikate ulaşmak ancak önceden olan bir Tevfik ile mümkün olur. Her şeriat hakikattir. Ama her hakikat şeriat değildir. Şeriat açıklayıcıdır. Hakikat ise hükmün dışındadır, şeriatın gerektirdiklerindendir. Bunların her ikisi de yani şeriat ve hakikat, hakkın vasfıdır, özelliğidir.
Bunların birinin yok sayılması, noksanlığa inanmayı gerektirir. Birinin hükmünün iptal edilmesinde Onun gereklerini yok etme vardır. Şeriat ve sebeplere tutunmanın yanında sünnete uymak, minnete şahit olmak ve kaderin hükümlerine bakmakla şeriat ve hakikati beraberce değerlendirmek gerekir.
Bu yüzden kaderin galip geldiği durumda tedbiri bırakmak emre ve kahra teslim olmak suretiyle, vaktin gerektirdiği hükmü, yerine getirmek gerekir. Çünkü bu emir ve kahır bir olan Rabb'imizden gelen iki şeydir. Ayette şöyle buyrulur: "O yaptığından sorumlu olmaz, onlar ise sorumlu tutulacaklardır." (Enbiya 23)