Kitap Tanıtım Yazısı: Modern dünya, mitolojideki kral Midas'ın şaşkınlığını yaşıyor. Midas, dokunduğu her şeyin altın olması için Tanrıya yalvarmıştı. Günün birinde duası kabul olundu. Ancak Midas, ekmekten tutun da öz kızı dahil dokunduğu her şey altın külçelerine dönüşünce bu defa kendisine bağışlanan bu ayrıcalığın geri alınması için yalvarmaya başlamıştı. Bilim, Tevfik Fikret'in deyişiyle "şu siyah toprağı altın yapıyordu ama bunun karşılığında insanın ayağının altından toprak çekilip alınıyor, insan insanlığına ait birçok parçayı kimliğinden soymak zorunda kalıyordu.
Bu kaos, 20. Yüzyılda Batı'da olduğu kadar Batı-dışı toplumlarda da farklı "bilim" arayışlarını gündeme getirdi. İşte 1970'lerin ikinci yarısında gündeme giren "İslam Bilimi" alternatifi, İslam aleminin bir çok köşesinden ses getiren bir uluslararası arayışa dönüştü ve elinizdeki kitapta ilginize sunulan verimli bir tartışma patlak verdi.
- Müslümanların kendilerine mahsus bir bilimleri olmalı mıydı? - Eğer bir İslam Bilimi geçmişte başarılmışsa bu gün neden başarılmasın? - İslam dünyasının sorunlarını Batı bilimi çözebilir mi? - İslam'ın bilime verdiği değer neydi? - İslam ve bilim çatışır mı?
İslam ve bilim konularında önde gelen otoritelerden Seyyid Hüseyin Nasr'dan düşünür Ziyaüddin Serdar'a, Nobel Ödüllü fizikçi Dr. Abdüsselam'dan bilginin İslamileştirilmesi projesinin sahibi İsmail Raci el Faruki'ye kadar pek çok düşünür Mustafa Armağan'ın yayına hazırladığı İslam ve Bilim Tartışmaları'nda geçmişi anlamaya, bu günü analiz etmeye ve geleceği bilimi tartışarak kestirmeye girişiyorlar.