Çalışanların birbirlerinden yaş, cinsiyet, renk, kültür, köken gibi yönlerden farklılaşması yaşamın doğasında mevcuttur. Ekosistem, tüm farklı canlı grupları ile bir bütünü ve uyumu oluşturmaktadır. İşletme sistemi rekabet çabalarında bu bütüne ve uyuma ulaşarak başarılı olabilir. İşletmelerde bazı temel insan özelliklerini dışlayarak veya tek tipleştirerek başarılı olması günümüzde olanaklı değildir. Hem insan hakları çerçevesinde hem vicdanı ya da sosyal sorumluluk çerçevesinde işgücü farklılıklarının kabulü bir zorunluluk halini almıştır.
Günümüz işletmeleri için asıl soru işgücü farklılıklarının kabulü ve saygı gösterilmesi sorunu değildir. İşletmeleri işgücü farklılıklarında "farklı" kılan asıl sorun işgücü farklılıklarını ne ölçüde stratejik bir fırsat olarak yönetebildikleridir. Yönetilemeyen kaynak, kaynak değildir. İşgünün farklılığı fark edilemeyen bir kaynak olarak, toplumsal ve örgütsel kültürün ve politikaların dişlileri arasında kaybolmuştur.
İşletmelerde rekabetçi üstünlükler sağlamada farklılıkları ve yönetimini irdelemektedir. Çalışmada, kuramsal altyapı yanında, iş dünyasında ve toplumsal yaşamda, "farklı olma" veya "farklı görme"nin neden olduğu sorunlar, uygulamalar sorgulanarak, farklılıkları yönetmek için gereken değişim, yöntem, süreç ve kurallar belirlenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda, gökkuşağından çıkarılacak bir renk ne fark yaratırsa, işgücünün farklılıklarından birinin doğuracağı fark da o anlama gelmektedir.
Bu kitap, bir yaratıcılık ve zenginlik kaynağı olan işgücü farklılığına yönelik tartışma ve düşüncelerden hareketle farklılıkların farkındalığını, farklılık duyarlılığını ve farklılıkları yönetme biçimlerini mercek altına almaktadır.