Islık Çalmasını Beceremeyenler; yalnızlığın aynasına bakan yazarın, o aynada gördüklerini kendine has anlatımıyla oluşturduğu on üç öyküden oluşuyor.
Dünyadan uzakta olmak ama yine de onun sokaklarında yürümektir yalnızlık. Hayal kırıklıklarının acılarıyla ifade edilmemiş yalnızlık; sokaklarda yürüyen o adamdır, o kadındır, o çocuktur… Hüzün, yalnızlığın hareketidir.
İnsanlar aynaya baktıklarında camın arkasında kendi görüntülerini görürler. Bu görüntü, parlak yüzeyle karşılaşan ve geri sıçrayan yansıtır. Peki ya aynada gördüğümüz biz değilsek!
Ötekilerin resmini kendi yüzüne yapıştıran yazar; edebiyattaki yalnızlığı bu kez on üç karakterin çıkmazında, hezeyanlarında ve "öteki''nin görüntüsünde bizlere yansıtıyor. Yazarın öyküleri insanların yüz dökümü aslında.
"Aynada onu küçük bir nokta hâlinde görene kadar gazdan ayağımı çekmedim. Ondan, kendimden ve her gün yollara düşüp bu trafikte onca emek harcayarak insanları tanıma gayretimden tiksinmeye başladım. Yanlış olan şeyin insanlarda değil kendimde olabileceğini keşfediyordum. Özün bir başka kaybedilme biçimi de hor görülmektir ve bir öğleden sonra herhangi bir kadının kahkahasında da yitirilebilir."