Kur'an'da kendilerinden en çok bahsedilen topluluklar İsrâiloğulları ve Yahudilerdir. Bu iki topluluk hakkında bilgi sahibi olmak Kur'an'daki anlatımların daha iyi bir şekilde anlaşılmasına katkı sunacaktır. Kur'an bir tarih kitabı olmamakla birlikte tarihsel akış ve bağlama riayet etmektedir. İsrâiloğulları ve Yahudi tarihi isimli kitabımızın ortaya koyduğu en önemli husus bu iki topluluğun birbirinden ayrı yapılar olduğunu tespit etmiş olmasıdır. Dinî ve etnik olarak Yahudiliğin tesisi ile tarihî bir topluluk olarak İsrâiloğulları'nı birbirinden ayrı düşünmek gerekmektedir. Kur'an bu iki toplumu hem hitap düzeyinde hem de anlamsal planda ayırmış ve sürgün sonrası sapmaya uygun bir söylem geliştirmiştir. Din adamları (Kohen) ve ahbarın rableştirilmesini haber veren âyetlerin Yahudilik inancında olanları kastettiği açıkken, çölde Hz. Mûsâ ile özgürlüğe yol alanlardan kastın da İsrâiloğulları olduğu ortadadır. İsrâiloğulları tarihinin Yahudi tarihinden ayrı olarak alınması gerekmektedir. Bu noktada Babil sürgünü önemli bir kırılma noktasıdır. Öyle ki İsrâil-İbrâni isimlendirmesi Babil sürgünü ile birlikte Yahudi ismi altında birleştirilmişlerdir. Böylece Yahudi nitelemesi İbrâhim'den başlayarak bütün bir İsrâiloğulları tarihini içine alacak şekilde genişletilmiştir. Oysa tarihsel akış ve Kur'an'daki anlatımlar, Yahudiliği İbrâhim'den ya da Mûsâ'dan değil, onlardan asırlar sonraki bir zaman diliminde yani Babil sürgününden başlatmamız gerektiğini göstermektedir.