Mart 1925'te Takrir-i Sükûn Kanunu'ndan Mayıs 1926'da Viyana Konferansı'na kadar geçen dönemi ele aldığımız III. Cildin ana temasını ağır cezaların verilmesiyle sonuçlanan muhakeme sürecini ve TKP'nin yeni duruma ayak uydurma çabaları oluşturuyor. Tevkifatın başladığı Mayıs 1925'ten itibaren TKP yönetimi üç başlı gibidir: Bir yanda tüm süreci yönetmeye ve çalışmaları eşgüdümlü kılmaya çalışan Mayıs ile Ekim ortaları arasında Berlin'de bulunan ve Fahri [Baytar Cevdet] ile birlikte çalışan Dr. Şefik Hüsnü, diğer yanda memlekette Vedat Nedim ve onun çevresinde oluşturmaya çalıştığı yeni merkez ve nihayet üçüncü yanda Moskova'da bulunan Doğu Seksiyonu ve Türkiye'deki gençlik çalışmasına yön veren Halim [Hasan Ali]. TKP, teşkilatlı yapısının böylesine dağıldığı koşullarda, Doğu Seksiyonu'nun yönlendirmesiyle Program çalışmalarına da ağırlıklı bir yer veriyor. Daha sadeleştirilmiş bir hali Mayıs 1926'daki Viyana Konferansı'nda Eylem Programı olarak kabul edilecek bu çalışma sürecinde Doğu Seksiyonu'ndan gelen eleştirilerin başında Kemalist hükümetin devrimci adımlarının TKP tarafından destekleneceğinin açıkça beyan edilmesi gereği geliyor. Aynı bakış KEYK Aralık 1925 toplantısına sunulan Sekretarya raporunda da yer alıyor. Dr. Şefik Hüsnü'nün, ardından da Fahri'nin [Baytar Cevdet] 1925 son çeyreğinde Moskova'ya gelmesiyle birlikte, yeni teşkilatlanma modeli, siyasi büronun Moskova'da olması, onun dolaysız direktifleriyle memlekette bir idari yapının kurulması biçiminde ortaya konuyor. Ancak bu model de yürümeyecektir; daha 1925 sonunda TKP'nin reorganizasyonu için bir konferansın toplanması önce Rusya'da öngörülüyorsa da, kimi ertelemelerden sonra ancak Viyana'da gerçekleşebiliyor. 1926 yılının ilk yansı, TKP faaliyeti bakımından esas itibariyle Parti Aktifi Konferansı'nın, yani Viyana Konferansı'nın hazırlıklarıyla geçiyor. Memleket açısından temsili ve geniş katılımlı olması öngörülen bu Konferans o sıralarda İtalya ile doğan gerginlik nedeniyle ilan edilen seferberliğin doğurduğu hareket kısıtlaması nedeniyle memleketten çok sınırlı bir katılım ile gerçekleşebiliyor. Bu cildin sonunda da TKGB ve KUTV ile ilgili bolümler yer alıyor. Ekler kısmında Şeyh Sait İsyanı'ndan sonra yayınlanmış Orak Çekiç'in 7. sayısının tamamını, Komintern'de bu dönemde meydana gelen gelişmeleri ve yine bu döneme ilişkin Kronoloji'yi sunuyoruz. İKG'den TKP'ye 1919-1926, TÜSTAV Yayınları'ndan daha önce çıkmış Sinan Dervişoğlu'nun TKP 1926 Viyana Konferansı ve 1926-1927 TKP MK Tutanakları Büyük Kırılma çalışmalarıyla bütünleniyor. Bu dönemin faaliyetlerinin ve yöneticilerin bir bütün olarak yargılanması ile ilgili olarak ise Sosyal Tarih Yayınları'ndan Emel Seyhan Atasoy'un 1928 TKP Davası adlı çalışmasına bakmak gerekiyor.