"O gece adayı gezmeye çıktım. Ay ışığı vardı. Deniz durulmuştu. Rıhtımın kalabalığıyla iskelenin, Saat Meydanı'nın boğuntusunu arkamda bırakarak Çankaya'ya doğru yürüdüm. Faytonların tekerlek tıkırtılarına, çanlarını çalışlarına ayak uydurarak yürüdüm. Mehtap Sineması'nın önü kalabalıktı. İki Yetime oynuyordu. Film İtalyancaydı. Kalabalıktan sıyrılarak Splandit'in kubbeli yapısının karanlığına sığındım. Sinemadan uzaklaşınca Anadolu Kulübü'nün bahçesinden Celal İnce'nin sesinden bir tangonun ezgisi yankılanıyordu:
Hülya dolu gözler
Bağlar beni kalbine
Bir ömür boyunca aradım seni
Kalbim yalnız seni sevecek
Aylar yıllar boyunca
Buna inan sen melek sevgilim"
Öyküler kentin hafızasıdır. İstanbul'un hafızasında yer etmiş nice yaşanmışlıklar hep edebiyatla, edebiyatın incelikli diliyle yüzyıllardan bugüne ulaştı ve ulaşmaya devam edecek. Edebiyatımızın usta kalemlerince İstanbul için yazılan öykü kitapları serimizin bu yeni cildinde birbirinden güzel on öyküyle okuyucularımıza yeniden "merhaba" diyoruz.
İstanbul'un içinden öykü geçmeye devam ediyor…