Tarih boyunca sayısız kez fethedilmeye çalışılan "Şehirlerin Kraliçesi" İstanbul'un bu saldırılara karşı en büyük silahı surlar olmuştur. Kara, Haliç ve Marmara olmak üzere üç ana bölümden oluşan bu surlar, Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'nun olduğu kadar Osmanlı Devleti'nin de tarihinde önem arz etmiş bir savunma sistemidir. Önceleri surları aşmaya çalışan Osmanlı Devleti, İstanbul'un fethinden sonra bu yapıları koruma çabasına girmiş ve bu sayede surlar gelecek nesillere aktarılabilmiştir.
Tarihi Yarımada'nın dış dünya ile bağlantısını sağlayan sur kapıları her daim şehir tarihine ve kültürüne mâl olmuştur. Bugün birçok semt ve yapı bu kapıların adıyla anılmaktadır. Hem kapıların hem de kulelerin farklı noktalarında bulunan Latince, Grekçe/Yunanca, Arapça ve Türkçe kitabeler ise birer tarihi belge niteliğindedir.
İstanbul'un surlarını büyük bir titizlikle inceleyen bu çalışma ile dünya askeri tarihinde iz bırakmış bu savunma sistemini yakından tanıyacak, sur kapılarının ilginç hikâyelerine tanıklık edecek ve surların farklı noktalarında bulunan kitabelerde yazılanların ne anlama geldiğini keşfedeceksiniz.