Ondokuzuncu yüzyıl İstanbul'unun yerleşik şehir kültürü içerisinde müziğin konumu bugünkünden şüphesiz çok farklıydı. Müziğin sadâsı ev meclislerinde, kahvehanelerde, tekkelerde ve mesire yerlerinde duyulurdu. Bu meclislerde söyleyen ve dinleyen arasındaki sınırlar henüz yeterince belirgin değildi. Müzik, İstanbul'un şehir kültürünü oluşturan unsurlardan birisiydi ve bir meslekten ziyade toplumun geniş kesimlerince benimsenen amatör bir uğraştı.
II. Meşrutiyet'in etkisi şehrin müzik hayatında da hissedildi. İstanbul bürokrasisinin yeniden yapılanması sonucu kadro dışına çıkarılan musikişinas memurlar, şehrin ilk müzik okullarının kurucuları arasındaydılar. Müzik icracılığının ve eğitmenliğinin bir mesleğe dönüşmesinde müzik okulları önemli bir paya sahip olacaktı.
II. Meşrutiyet'in siyasi ve toplumsal sonuçlarına yönelik hayli zengin bir literatür olsa da, meseleyi şehrin müzik hayatına etkileri açısından değerlendiren çalışmalara sahip değiliz. Müzik okullarının sosyal tarihi üzerine eğilen bu kitap, söz konusu boşluğa yönelik bir farkındalık oluşturma gayretiyle kaleme alınmıştır.