İstasyon yalnızlığını bilir misin
Sıralı dizilmiş traverslerde iki demir ray
Sonsuzluğa doğru yol alan
Ve asla buluşma şansı olmayan
Trenler geçtikçe yalnızlığa
Açıldıkça gözlerim yanımdaki boş banka
Bir hayale dönüşüyoruz
Sonsuz buluşmamanın iki demir rayında
Hayatımın yeni döneminde tanıştığım şiir bir zamanlar benim için koklamadan baktığım bir çiçek gibiydi. Onunla tanışmış olmanın heyecanı içinde kokuların dünyama bu kadar geç girmiş olması beni üzse de hayat hiçbir şey için geç değildir. Kırmızı bir elmaya bakıyorum, hayır o kırmızı değil, kabuğunun altında beyaz var, daha derinlerde kahverengi çekirdekler. Şiir bana bunu öğretti. Şiir şairin iç dünyasına ve aynı zamanda onun gözlerinden yaşamın kokularına ve ruhuna yolculuktur. Ben de yeni çıktığım bu yolculukta kimi zaman gençliğimin geçtiği İstanbul'da en sevdiğim Paşabahçe gemisinin babalarında otururken buldum kendimi, kapalı bir tren istasyonunda gece yarısı tek başıma bir bankta uyuduğumu hatırladım. Marangozdan aldığımız çıtalar ile yaptığımız uçurtmalar gökyüzünü yırtarken ipin kopacağı kaygısını taşımadan daha da yükseğe uçtuğumuz çocukluk günlerimi yaşadım. Kendi dünyama yaptığım bu yolculukta bir de sen vardın yanımda…