Kayıklarla, yasemin dallarının en bakir, insan ayağı değmemiş yerlerden geçerken, şifalı dağ otları, gizlenmiş kuşlarla, uyuyan başakları uyandırarak, gözyaşı ve kasvetle beslenen o hüzünlü toprakların derinliklerine doğru gidiyorlardı...
Yabani keçi yollarını takip ederek, bilinmez, belden yukarısı çıplak ateş cinlerinin olduğu vadilerden geçtiler. Kadınlarının ağıtlarıyla yolları beklenen kaybolmuş adamların ekmeğini yediler. Su perilerinin inşa ettiği nehir oyuklarında, çatlaklardan sızan binbir renkli düşsel ışığın kollarında uyudular..