Adrià'nın derin bir suçluluk duygusuyla yaşadığı ömrü zihninin parça parça ölümüyle son bulurken, sevgilisine yazmaya başladığı mektup, bir günah çıkarmaya dönüşür ve bu kişisel itirafı Katalancanın büyük ustası Jaume Cabré'nin eliyle Avrupa uygarlığının bir itirafına doğru yol alır. Roman boyu karşımıza çıkan bir tablo, bir kitap, bir elyazması, bir manastır, bir madalyon, bir keman, bir müzik parçası Avrupa'da yaratılmış bütün güzellikleri ve bu güzelliklerin üzerine düşen, yine Avrupa'da yaratılmış kötülüklerin gölgelerini gösterir.
Jaume Cabré, çevrildiği bütün dillerde tutkuyla okunan romanı İtiraf Ediyorum'da, tüm dünyaya yayılmış okurlarının yakından tanıdığı, Türkiyeli okurun ise ilk kez karşılaşacağı benzersiz ve yepyeni üslubuyla, çocukluk günlerinde kaldığı sanılan o eski okumalara geri dönüyor.