İlkçağ Hıristiyanlığının en büyük düşünürü sayılan Saint-Augustinus (354-430), Yunan felsefesinin Platoncu geleneği ile Hıristiyanlık öğretisini kaynaştırmaya çalışmıştır. Spekülatif ve mistik eğilimlerin ağır bastığı eserlerinde işlediği en temel sorun Tanrı ve mutluluk sorunudur. Katolik öğretiyle ilgili kuşkularından bir türlü arınamayan Augustinus, bir içe bakış anında, hem içkin hem de aşkın "değişmez ışık" olan Tanrı'yı keşfeder. Ve "anlayayım diye inanıyorum" önermesini benimser.
Düşünce ve dolayısıyla edebiyat- tarihinin 4 büyük itirafından diğerleri J.J Rousseau, Gazali ve Tolstoy'a ait birisi olan bu eser, bir filozofun ruh ve düşünce dünyasının bir anatomisini sunmaktadır bizlere. Felsefi ve tanrıbilimsel düşünüş biçiminin yer aldığı, otobiyografik nitelikli bu kitapta okuyucu, Augustinus'un dehasını görecek ve yüreğinin atışlarını içinde hissedecektir.