Prens Sabahaddin, 2. Meşrutiyet devrinde fikir ve aksiyon adamı olarak ön planda yer aldı. O, Osmanlı Devleti'nde radikal fikrî arayışların gündeme geldiği bir sırada İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin jakoben tavırlarına maruz kalan ve bu tavırlara karşı çıkan bir Osmanlı aydını olarak tanındı, bilindi.
Osmanlı toplumunun ihtiyaçlarına uygun olabilecek nitelikte bir reform programını geliştirmeye çalışan Prens Sabahaddin, fikir yönünden sosyal hayatta Özel Teşebbüs'ü, devlet yönetiminde ise Adem-i Merkeziyet fikrini benimsedi. Özel Teşebbüs düşüncesi onu, ilk Osmanlı liberallerinden biri durumuna getirdi. O'na göre Osmanlı toplumunun kurtuluşu Ferdiyetçiliğin geliştirilmesine bağlı idi. Bu sebeple, Osmanlı ülkesinde siyasî reformlardan önce, sosyal reformlara ihtiyaç vardı.
Durkhaim Sosyolojisi'nin Ziya Gökalp tarafından İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin fikir organı haline getirilmesi ve bu cemiyetin olumsuz yaklaşımları, O'nun büyük ölçüde ihmal edilmesine, hatta unutulmasına yol açtı.