Merhaba sevgili okur.
Ben Ivan Isaenko.
On yedi yıllık yaşamımın her günü birbirinin aynıydı. Kendimi bildim bileli Mazry Ağır Hasta Çocuklar Hastanesi'ndeyim. Benim evim burası. Annem babam yok. Yani ben hiç tanışmadım onlarla. Bir nisan gününde meydana gelen nükleer patlama sonrası atmosfere yayılan yıkıcı düzeydeki radyasyondan etkilenip geri döndürülemez derecede zarar gören çocuklardan biriyim. İlginç olan ne biliyor musunuz? O patlama olduğunda ben daha doğmamıştım bile. Doğuştan geri döndürülemezim. (Okur burada gülebilir.)
Bu hastanede doğup büyümüş her çocuk gibi benim de çeşitli anomalilerim var. Biraz şekilsizim, hatta biraz da ürkütücü... O yüzden aynaları hiç sevmem. Yansıyan yüzeylerden uzak dururum. Hayatımda hiçbir şey istemedim. Hiç dilek tutmadım. Hiçbir şeyin olması için çaresizce umut büyütmedim içimde.
Ta ki Polina gelene dek... Kitaplarımı çalan, rutinimi değiştiren, birbirinin tıpatıp aynı geçen günlerimi farklılaştırıp başımı döndüren Polina gelene ve ben daha ona doyamadan öleceğini söyleyene dek...
Artık bir şey istiyorum hayattan ben de.
Çaresizce istiyorum.
Dileğimi tutuyorum: Polina yaşasın.