Romeo ve Jüliet'in, Doğu versiyonunu yazmadan önce uzun uzun (üç yıl) düşündüm. Giderek aşktan, sevgiden uzaklaşan dünyamızda önce günümüze uyarlamak istememe karşın, içimden gelmedi. Belki, genç kızlıktan beri klasik bir kadın olduğumdan, her şeyin klasiğini (önce müzikte) sevdiğimden, benim Romeo-Jüliet'imi yine eski bir çağda, bizim coğrafyamızda geçmesine karşın, bilinmeyen, düşsel bir ülkede yazmaya karar verdim.
Shaskespeare'in yapıtını, elbette bire bir yazmadım; onun Romeo ve Jüliet'inin soluğunu içime çekerek, esintiler aldım yalnızca. Yazarken kendime, barışı yücelten, savaş karşıtı şu soruyu sordum: 'Anneler, babalar üzerine titredikleri evlatlarının mezarını mı görmek isterler, yoksa düğünlerini mi?'
Benim için dünyadaki her yazarın William Shakespeare'e, yürek borcu olduğunu düşünerek, Jüliet'in Gölgesinde'yi ona ithaf ettim.