O, sindiki tazelerin mikro blog dedikleri ve her nevi isler için icat olunmus frenk kafasıynan isliyen sistemi bir yana tutun, bizim Jale'nin bildiklerini, aktardıklarını bir yana. Kendisi Ceride-i Havadis, Tercüman- ı Ahvâl ve Tanin gazetelerinde dikte - cilik yapmıs ve ayrıca jurnal yazılarını ögrenmeye de matuf oldugundan kısa bir vakit sonra gazeteciligin inceliklerini ögrenmisti. Su bizim Jale biraz daha taze olaydı bu sistemi icat edebilirdi zannımca. Sindi bu sosyal medya isleyisinde bir akıs varmıs. O akısın çok yogun oldugu zamanlar, bir de çok tenha oldugu anlar var imis. Iste tam olarak ben de onu söylemek istiyorum. Bizim Jale'nin de duydugu havadisleri birbiri ardınca sıraladıgı zamanlar var, bir de pek keyfi olmadıgında üç besini isittigimiz an - lar… Serde gazetecilik var tabi. Su Kadıköyünü karıs karıs gezer malzemeyi toplar. Bazan onunla yetinmez Üsküdar'a gider. Aman ya Rabbim, ne jurnalller yapar ne! Az buçuk da terelellidir benim gibi. E, anacıgım artık bu yasta bizi idare edeceksi - niz. Biz gene idare edilecek cinsteniz. Ya Cezbe Efendi? Aman diyeyim. O kelli felli olmaklıgıyla övünüp bize, "Benim kütüphane kadar kafam oldu, sizin bir kocanız olamadı." der ve giderdi.