Acının şehridir, insanın kalbinde inşa ettiği.
Her bir tuğlasını özenle yerleştirdiği.
Sonra...
Bir günahkârın pişmanlığıydı yedi kat duvarlarının ötesinde yankılanan.
Bir kartalın pençeleriydi ruhuna geçirip acımasızca kopardığı et parçalarını her seferinde kanatan.
Ve...
Maktul sendin!
Bataklıkların kuytusunda çamura bulanmış beyaz yüzlerdi...
Senin yüzlerindi...
Boş bakışlarla birbirini süzen.
Oysa...
Hiç tanıdık değildi değil mi? Nasırlı parmakların, küf kokan etin, ölü gözlerin.
Hepsi sendin! Hepsi sensin!
Sen olduğunu bildiğin...
Kim olduğunu hatırlamak istemediğin...
Sen, sen misin?
Sen...
Sandığın kişi misin?
Unut gitsin!