Bir varmış, bin yok olmuş. Az olandan çok, çok olandan az gidermiş. Ucu bucağı olmayan evrende mavi bir gezegen varmış. Adı Dünya imiş. İnsanlar tarafından tecavüze uğramış. Pire ısınmak için yorgana girerse, hâlden anlamazlar yorganı yakarmış. İnsanların hüküm sürdüğü gezegenlerde bilim, atom çalışmalarını bomba üretimi için yaparmış. İnsan denen bu varlık, üretimi yalnız gezegeni ve kendini yok etmek için sürdürmeye başlamış. Gökten bir taş düşmüş. Düşen bu taş yalnız bir canlıyı yok etmiş. Geri kalan tüm canlıları insan! Mavi gezegene insan düşmüş. Ne var ne yok, yok etmiş!
Tüm kitaplar yazılmış, en güzel tablolar çoktan çizilmiş, atom bombaları bile üretilmişti. Ve biz, yirmi birinci asrın ilk çeyreğinde yaşayan zavallılara da, bir ölüm, bir de cinnet denen dünyevi cennet kalmıştı.