Enes b. Mâlik'in naklettiği diğer bir hadisinde Nebî (s.a.v) kabir sualini şöyle haber vermiştir:
"Kul kabrine konulup, yakınları da arkalarını dönüp gidince, yanına iki melek gelir. Onu oturtup: "Muhammed diye bilinen o zât hakkında ne diyorsun?"> diye sorarlar. Mü'min kimse bu soruya: "Şehadet ederim ki, O, Allah'ın kulu ve Rasûlü'dür!" diye cevap verir. Ona: "Cehennem'deki yerine bak! Allah orayı senin için Cennet'teki bir mekân ile değiştirdi" denilir. (Mümin bakar ve) her ikisini de görür. Eğer ölen kâfir ve münafık ise (meleklerin sorusuna): "Bilmiyorum. İnsanlar ne diyorsa ben de onlar gibi söylüyordum!" diye cevap verir. Kendisine: "Öğrenmedin, anlamadın, bir bilenin peşinden de gitmedin!" denilir. Sonra kulaklarının arasına demirden bir çekiç ile vurulur. Bu darbenin acısıyla öyle bir çığlık atar ki, sesini (insan ve cinlerden ibaret olan) iki âlem hâricinde, etrafındaki her şey işitir." Kur'an'ı Kerim'de Rabbimiz müşriklerin inançlarını açık açık şöyle bildiriyordu. "(Yaşanan her şey) Bizim yalnızca ilk ölümümüzle (bitecektir); biz yeniden diriltilip-kaldırılacak değiliz. (Hayat bu dünyadan ibarettir.)" "(Zaten) Onlar: "Bu dünya hayatımızdan başkası yoktur. Ve bizler tekrar diriltilecek değiliz" diyen (inkârcılardır.)" "(Üstelik) Kendi yaratılışını unutarak Bize misal vermeye kalkıştı ve "şu çürümüş kemikleri kim diriltecekmiş?" diye (delil göstermeye yeltendi). De ki: "Onları, ilk defa yaratıp-inşa eden (Allah tekrar) diriltecektir.
O, her yaratmayı Bilendir."