"Simmons: gerilimin efendisi."
The New Yorker
"Kâbus, gerilim hikâyeleri arasında bir şaheserdir."
Stephen King
Dünyanın İki Devi Bu Kitapta Buluştu!
Charles Dicknes ve Wilke Collins
Esrarengiz bir tren kazası
Kadim katedraller, kireç çukurları ve cesetler
Hipnoz, halisünasyon ya da gerçekler
Ve bir hayalet: Drood
Charles Dickens, bir tren kazasında ölümden döner ve yaralılara yardım etmek üzere vagonların düştüğü vadiye inerken karşılaştığı garip görünüşlü, hayaletimsi bir 'şey', hayatının sonuna dek yazarın en büyük takıntısı ve kâbusu olur. Dickens'ın bu kâbusunu paylaştığı tek kişiyse, arkadaşı ve onun gölgesinde kalmaktan muzdarip, afyon bağımlısı yazar Wilkie Collins'tir.
Kabirler, mezarlıklar ve bir cesedin kireç çukurunda yok olmasının ne kadar za¬man alacağına dair giderek artan bir saplantı geliştiren Dickens, dört yıl boyunca yazmaya ara verir ve gündüzleri, halkı dehşete düşüren ürkütücü okumalar yaparken geceleri de Londra'nın en berbat batakhaneleri ile yer altı mezarlarında dolaşır.
Wilkie Collins'in ağzından anlatılan hikâyede, bir cinayet zanlısı olarak Charles Dickens'ın hayatının son beş yılında, şüpheli cinayetler ve Drood denen yaratığın gizemi adım adım çözülmektedir.