Bir siyasi mültecinin İstanbul'dan Londra'ya uzanan, "Dante gibi yolun ortasında"ki hayatının öncesi ile sonrası arasında köprü olacak, 1989 Yugoslavya'sında çoğalan kaçış günlerini anlatıyor bu roman.
Emin'in Kaçaken, bir ayağı Istanbul'da, diğer ayağı Londra'da olan düşünce köprüsündeki yürüyüşünü de izleyeceksiniz okuduklarınızda.
Demir parmaklıklar arkasına atılma tehlikesini geride bırakırken, düşünce dünyasının hapishanesinden de çıkma çabasının öyküsüdür anlatılanlar ama duygu dünyasında bunu ne kadar başarabilecektir Emin? Nazlıgül'den de kaçabilecek midir? Kaçarken, bu yönüyle de bir aşk romanı aynı zamanda.
Kaçarken yaşananlar sırasında zaman zaman hem daha önceki yaşanmışlıklara, hem de yazıldığı 2018'e kadar uzanan daha sonra yaşanacaklara değinilerek geçmişte günümüz arasında köprü kurutmaya çalışılıyor romanda. Yaşarken olanlar kaçarken aklına düşüyor yazarın, yazarken de kaçarken olanlar. Ya yazarken olanlar? Onlar da bir gün ışığına çıkar belki!