Dertler dizde durulur, keder özde karılır
Kadersiz gönüllerde gün geceye sarılır
Yağmur küser yaprağa, kara toprak yarılır
Ağlayanı, güleni seçer kader evleri
Bulutların burcunda, suların ocağında
Yıldızların elinde, ayların kucağında
Güneşin otağında, sahranın sıcağında
Bir âlemin bahtını biçer kader evleri
Bazen olur bal bulur baklava, böreğinde
Bazen ağlar elleri çayında, çöreğinde
Bazen alev taş olur, yer yanar yüreğinde
Bazen buzlu suları içer kader evleri
Bazen avlar baharda yola düşen yelleri
Dalda bomboş bırakır gül bekleyen elleri
Bazen olur parçalar kurulan hayalleri
Böler birer, ikişer, üçer kader evleri
Kâinatın keyfine âlem dese hep deli
Vuslat vaki olunca kim dinler ki engeli
Dost eline çağırsa bir dostunu dost eli
Geceleyin gökleri geçer kader evleri
Kimisi yüreğinde yapayalnız yanar hep
Kiminin yarasına kim dokunsa kanar hep
Kalanlar gidenleri kaybedince anar hep
Ölümün özlemini ölçer kader evleri
Kar altında ruhunu dinlendiren yürekler
Ağaran şafaklardan sonsuzluğa yol bekler
Bilirler ki gidenler bir gün hep gelecekler
Gözlerinde gülerek göçer kader evleri