Babası ve kız kardeşini bulmak için korkusuz, azmin ve olağanüstü savaşın nefes kesen başarısını anlatan KAYIP ÇOCUKLAR'IN nefes kesen hikayesi.
Hedefini büyük tutabilmek ve ona ulaşabilmek için özgürlüğünüz kısıtlanmış, hürriyetiniz ve iradeniz kendi ellerinizde olmayabilir. Kirli, paslı demir parmaklıklar arkasında, puslu camların ardından pencerelerin izin verdiği kadar gökyüzünü görüyor olabilirsiniz. Bütün kurallar sizin dışınızdaki insanlar tarafından belirlenmiş olsa dahi, her zaman her mekânda insanın önüne birçok fırsatlar çıkabilir. Yani hapishanelerde tutsak hayatı yaşayacaksanız bile, amaca ulaşmanın tek yolu, umutsuzluğa düşmeden, kalbiyle ayaklarının üstüne sağlam basmaktır. Sonra insan gözlerini ufka, göğün derinliklerine çevirmeli ve uzaklara temas etmelidir. Menfi olaylar karşısında asla boyun bükmeden başını dik tutmak kişinin kendisine olan saygı ve güvenini artırır. Gökyüzünü nazar eğlemek, ayak ucuna yani zemine bakmadan her hâlükârda insanı yüceltir, zira; zemine bakmak, kendini koskoca dünyada küçük bir odaya kilitlemek gibidir.
Bu kitabın hazırlanmasında bana yardımcı olan
canım kızım Merve Atabey'e teşekkür ederim.