J. C. Cervantes, bu ilk genç yetişkin romanında aile, kader ve aşkı hiç beklemediğiniz bir yerde bulmak üzerine bir hikâyeyi ilmek ilmek örüyor. Ava Granados, ölmek üzere olan çok sevdiği büyükannesinin yanında olmak için geç kalırsa kendini asla affetmeyecektir. Nesiller boyunca, ailesindeki kadınlar ölüm döşeğindeyken kız torunlarını özel bir yetenekle kutsamışlardır. Ne var ki Ava, ani bir fırtına nedeniyle yolda bir gencin kamyonetine çarpar ve büyükannesinin mistik kutsamasına yetişemez. Bunun üzerine Nana'nın hayaleti, bir meydan okumayla öte âlemden gelerek Ava'ya görünür. Görünüşe göre Nana, Ava'yı kutsamıştır ama kutsama, hedefini şaşırarak Ava'nın o gece çarptığı gence geçmiştir. Bu kader midir? Ava kadere inanmayı reddeder. İki ablasının ve Nana'nın oldukça beceriksiz ruhani rehberinin yardımıyla Ava, aile sihrinden payına düşeni geri almaya ve Nana'yı özgürlüğüne kavuşturmaya kararlıdır. Tesadüfen karşısına çıkan bir gençle arkadaş olmak, tedbiri hiç elden bırakmayan Ava'nın yapmak isteyeceği son şeydir. Fakat Ava, kayıp kutsamayı geri alma görevine koyulduğunda, fırtınada çarptığı çocukla yakınlaşmanın risk almaya değip değmeyeceğini merak etmeye başlar.