Tarih boyunca kadını, pisliğin çirkinliğin kaynağı, şeytanın tuzağı gören erkek hakimiyetine dayalı bir yapı hüküm sürmüştür. Bu yapının yerleşmesinde kadının ilk insanın bir parçasından yaratıldığı, ilk insanın Cennetten çıkarılmasına kadının sebep olduğu gibi bir anlayış yol açmıştır. Bu düşünce sonradan "dinleştirilerek" Tevrat'ta yerini almıştır. Bunun içindir ki, Yahudiler her sabah "Tanrım beni kadın yaratmadığın için sana şükürler olsun" diye dua etmişlerdir.
Hıristiyan dünyası da Tevrat'ın Havva'nın Adem'in kaburga kemiğinden yaratıldığı, Adem'i Cennetten çıkarılmasına yol açan hatayı işlemeye Havva'nın sebep olduğu söylemini aynen benimsemiş, bu din mensupları da uzun yıllar "kadının ruhu var mı yok mu?" diye tartışmışlar, "Kadın, şeytanın yardımcısıdır" şeklinde düşünmüşler, "cadı" avına çıkarak binlerce kadını diri diri yakmışlar, kadını mabede yaklaştırmamışlardır.
İslam ise bütün bu anlayışları reddederek kadını layık olduğu bir makama oturtmuş, ona insan, anne ve eş olarak oldukça fazla değer vermiştir.
Ancak sonraları Yahudi ve Hıristiyan anlayışındaki "kadına bakış" tefsir, hadis, hadis izahı gibi İslam kaynaklarına da geçmiş; sonradan oluşan "kültür," kadını aşağılamada diğer dinlerden geri kalmamıştır.
İşte İsmail Mutlu'nun "Kadın Kaburga Kemiğinden mi Yaratıldı? Hz. Adem'i Hz. Havva mı aldattı?" isimli kitabında bunun bir örneğini, yani "kültürün" "vahiy"den ne kadar uzaklaştığını okuyacaksınız....