Dünyada ve ülkemizde gün geçtikçe artan kadına yönelik şiddet, modern toplumları olumsuz yönde etkileyen hem bireysel hem de sosyal bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadına yönelik şiddetin sebepleri arasında psikolojik, sosyal, biyolojik ve ekonomik nedenlerin yanında dinî ve ahlaki etkenler de sayılmaktadır. Kadına yönelik bu kabul edilemez durumun meşrulaştırılma araçları arasında dinin de sayılması, temel kaynakların doğru şekilde anlatılıp aktarılmasını ve anlaşılmasını zorunlu kılmıştır. Çünkü İslam dininde genel olarak şiddetin, hususi olarak kadına yönelik şiddetin önlenmesi noktasında pek çok norm ve değerler belirlenmiştir. İslam, şiddet eylemlerinin engellenmesi ve gerçekleşmemesi için hem hukuki hem de ahlaki önlemler almıştır.
İslam literatüründe kadınla ilgili çalışmalar ve değerlendirmelerde, İslamın genel prensiplerine aykırı, yerleşik kültür ve anlayışların etkisinde kadın aleyhtarlığına dönüştürülebilecek yorumlar bulunabilmektedir. Çünkü İslam literatüründe kadına dair yapılan yorumların büyük bir kısmı, nasların açık delaletine dayanmaktan çok sosyokültürel şartlar çerçevesinde ortaya çıkan toplumsal kabulleri yansıtmaktadır. Bu bağlamda kadına yönelik şiddetin önlenmesinde, hurafe ve batıl inançlardan arınmış gerçek din bilgisine ihtiyaç vardır. Bunun sağlanabilmesi ve bireylerde sahih dinî bilincin gelişimi için örgün ve yaygın din eğitimi kurumlarına önemli görevler düşmektedir. Bu açıdan çalışmada, dinlerde kadının yeri, İslamda kadının yeri, kültürümüzde kadının yeri konularına değinilerek tarihî süreçte kadının maruz kaldığı şiddet türleri ve nedenleri, İslamın kadına yönelik şiddete bakış açısı ve din ve değerler eğitiminin şiddetin önlenmesindeki rolü üzerinde durulmuştur.