Elinizdeki kitap için konuşan kadınlar, kimimizin büyükannesi, kimimizin annesi ve kimimizin de ablası olabilen yaş kuşağının kadınları. Onların tarihte özel olarak yazılı bir yeri yoktur. Bunun yerine genel olarak sadece "ezilen kadın" şeklinde bir ifade kullanılır.
"Kadınlarımız: Sofrada Yeri Ağzında Dili Olmayan" çalışması ise o kara perdeyi bir yerinden aralayarak, arkada yer alan kadınların kendisini konuşturuyor.
Fatma, Emine ya da Ayşe kadınlar… Modern kentleşme veya köyden kente göç öncesi süreçte kıra egemen olan kapalı aile ekonomileri ve buna denk düşen feodal, yarı-feodal, olduğu kadar ataerkil ilişkilerin baskın ortamında isimsiz, cisimsiz birer nesne gibi öylesine yaşayıp gittiler.
Bu kadınların ezilmişliklerini oluşturan yol, yöntem ve araçlar kendiliğinden gelişim sürecinin içinde öylesine saklı kaldı. Onların yaşadıklarının özel olarak görünür kılınması, işte bu kitabın en önemli işlevlerinden biri olacaktır.