Kadınlığın İnşası, toplumsal yapımızda kadın olmanın/var olma(ma)nın izlerini sürmektedir. Bu takipte, çift kutuplu toplumsal cinsiyet teorisi bir dedektör işlevi görür. Kadının kendine yabancılaştırılmasından, örselenmiş benliğine; şiddetten kendi olamamasına varıncaya kadar aile-den, topluma, kurumlardan erk odaklarına uzanan mevzilerde kadınlık öykülerine odaklanılır. Sonuçta kadının, ya depresif bir çöküntüye mahkûm olduğu, ya da hasarlı bir devingenliğe/çalışma tutkusuna yönelmek zorunda kaldığı görülür. Hatta o kadar ki çoğu zaman bu çift kutubun birini erkek, diğerini kadın üstlenir. Bu kutupların (kadın/erkek) birbirini besleyerek örselenmişlikleri nasıl desteklediklerini göstermek de kitabın ikinci amacıdır.
Kadınlığın İnşası, kadın kimliği teşekkülünde kadının, erkek gözüyle kendini görme olgusundan, dolayısıyla sömürülüşünden, namus paravanıyla vicdanının oluşamamasına, örtü hatta harem kavramlarıyla sınırlandırılarak ötekileştirildiğine varıncaya kadar etkin olan toplumsal dip dalgaları sabitlemeyi hedefler. Bu mekanizma, esasında kadının kontrol altında tutulmasıdır.