Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde develer tellal iken, eski hamam içinde hamamcının tası yok, külhancının baltası yok, bu yalanın ötesi yok... Hu, diyelim hu! Hu diyenin huyu kurusun, dolmasın suyu kurusun.
Hu, diyelim hu! Hu, demeyenin başı kel olsun. Hu!
Bir zamanlar, Kaf Dağı denen bir dağ varmış. Bu dağın eteklerinde güzel mi güzel bir ülke varmış. Bu ülkenin padişahı son derece iyi yürekliymiş. Ülkesini adaletli yönetir, halkını hep sevindirirmiş.
Günlerden bir gün iyi yürekli padişah, ansızın hastalanmış. Ülkenin bütün hekimlerini padişahın başına toplanmış. Ama padişahın hastalığına bir türlü çare bulamamışlar.
Günler günleri, haftalar haftaları kovalamış. Padişah gittikçe sararıp soluyormuş. "Padişahı kurtaracak kimse yok mu?" diye, yedi iklim dört köşe haber salınmış.