Geniş anlamda sanat, bu kitapta bahse konu olan dar anlamda edebiyat, insanoğlunun hayatına ışık tutan, onu ontolojik olarak kuran bir değerdir. İnsanoğlunun gerek birey olma arzusu gerekse içinde bulunduğu yozlaşan dünya düzeni sanat eserlerinde kendine yer bulmuştur. Evrenin ruhunun sindiği kitaplar, çağının sessiz şahitleri olarak anlaşılmayı beklemektedirler. Her anlatı kendi okurunu kendi yaratır. Anlatıyı bir "orman"a benzeten Eco, anlatı okurlarını da ideal okur, örtük okur, gücül okur, gerçek okur olarak tanımlar. Gerçek okuru "bir metnin gizinin, metnin boşluğu olduğunu anlayan" okur diye tanımlayan Eco, yorum sürecini 'anladım' diyerek bitirenleri de "kaybedenler" olarak kaydeder ve "bir metni titizlikle incelemenin, 'yakın okuma'yla mümkün olabileceğini söyler. Elinizdeki bu kitap sanatın insana sorunsalını ele aldığı anlatıların genç beyinlerce "yakın okumalar"la irdelenmesi üzerine oluşmuştur.