İnsanlık tarihinin en uzun ve en yıkıcı savaşlarından biri Kafkasya'da yaşandı. 1700'lerin başından itibaren Rusya İmparatorluğu'nun kısmi askeri harekatlarıyla başlayan, 1800'ler boyunca tüm Kafkasya'yı içine alacak bir ateşe dönüşen ve nihayet Rusya'nın bölgey hakimiyeti altına almasıyla sonuçlanan bu savaşın en trajik boyutu, savaş boyunca ve ağırlıklı olarak savaştan sonra Kafkas halklarının (özellikle de Adige, Abhaz/Abaza ve Ubıhların) yurtlarından sürgün edilişidir. Yazar Yakov Gordin'e göre, bu savaş ve kitlesel sürgün Kafkasya'yı büyük bir felakete sürükledi. Bunu, ünlü etnograf İvan N.Klingen'den alıntıyla, şöyle anlatıyor: "Çerkesleri ülkeden çıkararak, medeniyet önünde üzerimize, yitirilen güçlerin ve mahvolan bir kültürün ahlaki borcunu almış olduk. 3.000 yıl süresince biriken bu kültür, artık yerlinin deneyimli ve güçlü eliyle desteklenmediği için, doğanın devasa yaratıcı gücünün baskısı altında, 30 yılda mahvoldu… Burada ateş ve kılıç bir işe yaramaz, ve temelsiz projeler derde deva olmaz, çünkü eski gelenekler ebediyen öldü ve eski kültür neredeyse iz bırakmadan kayboldu."… Bu kitap, Kafkasya'nın, 'muazzam bir tufanla yokolan' mitolojik Atlantis gibi, büyük bir askeri-siyasi felaket sonucunda kayboluşunu anlatıyor…