"Selman Öztürk, günlük kahve tüketimi 3,85 litre. Kahve onun için su yerine geçiyor. Gün kahveyle başlayıp, kahveyle bitmiyor. Selman'da günler kahveyle bitmiyor.
Ömer Alkan, günlük kahve tüketimi o denli değil. Parmaklarına sinen kahve kokusu onun derdini anlatıyor. Ömer kahveyi yapmayı sonra da koklamayı seviyor. Bir garip dudak, parmak tiryakiliği.
Gecenin körkütüğünde, kafein damarları biraz fazla gerdiğinde Ömer, masadaki kahveye bakıyor ve kahveden artakalan zaman diliminde yapacak bir şey arıyor. 18. ile 19. porsiyonu birbirine bağlayacak bir konu... 19. ve 20. porsiyon aralığına da bir konu gerekli. Uzun bir konu, uzun basbayağı, upuzun hani... Selman'a bakıyor.
Leb demeden kasımpatıları anlayan Selman devreye giriyor."
"Hane," bizim mekanına bu sözlerle davet ediyor ve zihinlerin kapısını bu duyguyla açıyor. Sanat üzerine keyifli ve bilgilendirici diyalog böyle bir an içinde başlıyor.
"Süt ile kahvenin buluşmasında çokca metaforik imge buluyorum, gereğinden fazla. Kahvenin zihinsel bir aydınlığa ulaştıran o "kirli" siyah ile saf ve masum, yine de doğurgan ve hatta cinsel olarak çekici sütün buluşması... Tam olarak bu buluşma açılımlara zemin oluşturuyor. Sanatın ilhamına müthiş bir imge ile seyir zevki sunuyor."
Ömer Alkan