İstanbullu doktor bir babanın sevgili küçük kızı Defne… Yalova Termal'in Ömer'i ve Nergis'i… Marmara Depremi… Yitirilen canlar… Mucizenin adı Defne… On bir yaşında eğitim için Londra' ya, yatılı okula gönderilir. İyi insanlarla kesişir yolu. Doğduğu ama yabancısı olduğu bu şehirde mutluluk ve özgürlük arayışıyla yaşama sımsıkı sarılır. Adı Daphne olur ve bize, bir anlamda aidiyet arayışındaki göçmenliğinin hikâyesini anlatır.
Kal Bizimle Daphne gidenlerin romanı… Bitti denildiğinde bitmeyen, bizi biz yapan unsurlara katkı sağlayan dönüşümlere ışık tutuyor. Çabanın, sevginin, umudun, şifanın, şifacının, genç olmanın öyküsünü anlatıyor…
"Çit olarak budanmış mazıların yanındaki banka oturduğumda, önümde göz alabildiğine uzanan çimenlik hem dünyanın merkezinde hem de farklı bir gezegendeymişim hissi verirdi. İyi de oluyordu. Üzerinde iki gül ağacından başka tek bir çalı dahi bulunmayan bu yemyeşil düzlük, öyle yalın ve öyle berraktı ki insanın düşüncelerini ve hedeflerini de öyle berrak yeşertiyordu. Düşünür, sorgulardım kendimce.
'Nereden geldim, nereye gidiyorum?'
'Neyin peşindeyim? Neden hayatım diğer tanıdıklarımınki gibi olmadı?'
'Ne yapacaktım bundan sonra? İki adım ötemi nasıl planlamalıydım?'
Belki de göz alabildiğine uzanan bu çimenlik alandaki iki gül ağacı, sadelikleriyle bütün bu soruların cevabıydı…"