On altı yaşında ona uzanan eli tutan Duygu, her gece tövbe ettiği halde her sabah güne hırsız olarak uyanıyordu. Sevgilisiyle yaptıkları bir soygun planı sayesinde tekrar çalmak zorunda kalmayacaktı. Girecekleri bu villa son işleri olacaktı. Son son işleri.
Soymak için girdiği evde Duygu'yu bir sürpriz karşıladı. Ev sahibinin başparmağı, ekranında 155 yazılı telefonunun arama tuşunda, ateş eden gözleri kadındaydı.
Kendince sebepleri olan ev sahibi Duygu'dan bir seçim yapmasını istedi. Yapması gereken seçim basitti.
Ya yıllar boyu sürecek hapishane hayatı ya da zenginlik içinde ev hapsi.
Seçim basit, seçmek zordu.
Duygu için özgürlük tanımadığı bir adamın boyunduruğuna girmek olabilir miydi?
Peki, beklemedikleri anda kalplerinden yakalayan aşk; minnet duygusunu yendiği gibi önyargıları da yenebilecek miydi?