Zikirle cümle günahlar bedenimizden dökülür. Pir ü pak olur her zerremiz. Yeni doğmuş gibi saf ve temiz oluruz. Kalbimiz Allah dedikçe, duygularımız berraklaşır, halimiz kemale erer. Kelimelerimiz manaya bürünür. Yağmur taneleri gibi berraktır zikrin kelimeleri. Billur gibi ışıltılıdır. Rengi vardır, gül gibi kokusu vardır, canı vardır. Canı vardı ki can verir ölü kalplere. Hayat verir gaflete düşen gönüllere. Zikir ehli olan ile olmayan arasında hal farklılığı vardır. Birisi arz-ı hal peşinde diğeri arz-ı endam peşinde olur. Zakirin dilinde hep lafzatullah vardır. Lafzatullah esmânın şahıdır. Esmânın hüsnasıdır. Her Allah deyişte yer ve gök şahitlik eder ona. Zikir, bir zaman sonra daimi hale gelir. Sabah, akşam, yolda, evde bir an olsun düşmez dilinden. Adeta Rabbinin ''Ey iman edenler, Allah'ı çok zikredin, O'nu sabah ve akşam tesbih edin, yüceltin.'' (Ahzab, 41) ayetine muhatap olurcasına. Bu devamlılık neticesinde zikir, Zikr-i sultani olur.