Şener Özmen'in Türkçedeki serencamı, iki romandan sonra öyküyle devam ediyor. Hem sanat hem edebiyat dünyası tarafından heyecanla karşılanan Spinoza'nın Günlüğü ve Kifayetsiz Hikâyeler Müsabakası romanlarının ardından, bu defa Kale geldi; birbirinden sert ve ödünsüz sekiz öyküyle.
Kale, Özmen'in romanlarının nüvelerini taşımakla beraber, bir adım öteye götürüyor anlatısını. Tanıdığımız "sertlik" ve "ödünsüzlük" bütün öykülere sirayet ediyor: Cinsellik, gündelik hayatın politikliği ve ilişkiler başta olmak üzere.
Kürtçenin sıkı metinlerinden biri olan Kale, Selamî Ese'in Türkçesiyle okuyucu
karşısında. Okumadan evvel biraz nefes alınız. İhtiyacınız olacak.
Dedi, silahlar nasıl ki birdenbire patlamışsa, dedi, aynı hızla da kesilmişti, ardında da, dedi, panzerlerden ve ambulanslardan anonslar ve sirenler yükselmişti; Seyid Nuri, numaradan da olsa kaynanası Zekiya'nın inlemesini istemiş, gerisini bana bırak demişti; ay yüzlü Fincan ı gözünün önüne getirmişti, gülmekten aralanan ağzını, sık koruluğunu, içine izinsiz dalıyor, toprak altında yaşayan hayvanlar misali bütün yuvacıklarını yokluyor, aman zaman vermeden küçük, siyah saç bağını dişleriyle gevşetip, porselen bir fincanı halkasından tutar gibi usulca kollarından tutuyor ve bir dikişte içiyordu...