İsmet Özel'in yeni uzun bir önsöz yazdığı kitabının arka kapağında şunlar yazılı... Ses var; ama kulak nerede? Bir gündemi olmasını arzulayan kim? Türkiye olarak adlandırılan ülke Türkiyeliğinde ısrarlı mı? Bu sorular bizi acilen millet meselesine götürür. Oysa Türkiye'de "millet" tarifi yapılmamış, çerçeveden mahrum bırakılmış, muhteviyatı kasıtlı bir biçimde çapraşıklaştırılmış bir meseledir. Millet dolayısıyla bir mesele karşısında olduğumuzu biliyoruz; ama karşımızdaki meselenin ne olduğunu bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey, yerkürenin hangi siyasî şekle bürüneceği bahsini tertip edenlerin, aynı zamanda Türkiye'de yaşayanların ne şekilde davranacaklarına da etkili olduklarıdır.