Bir yanda, geri dönmemek üzere yurdundan edilmiş insanların, "eve dönüş hakkı", bunun kimlik inşasındaki rolü ve yeni kuşaklara bu hafızayı aktarma pratikleri...Diğer yanda, hayatın getirdiği dönüştürücü gücün, özellikle yeni kuşakları karşı karşıya bıraktığı gittikçe çeşitlenen pratikler... "Mülteci hayatlar"ın mekanı olan kampların ise, en belirgin niteliği "belirsizlik"... Kuşkusuz bu "belirsizlik", kampın ve mültecinin hukuki statüsünün yanı sıra, mekansal olarak kampın kentle, mültecinin vatandaşla, Filistinliliğin Ürdünlülükle, yerel egemenin küresel egemenle kurmuş olduğu ilişkinin biçiminde kendini bitimsizce yineler.
Aslında bu "belirsizliğin" bizzat kendisinin, istenildiği zaman ve ölçekte bir biyosiyasal dispozitif olarak kullanılabilmesi açısından oldukça işlevsel olduğu söylenebilir. İşte bu kitap, bu karmaşıklığı teorize etmenin araçlarını üretme çabasına hasredilmişti