Hukuk düzenimizde "istisnai" nitelikte olması gereken özel kişi yararına kamulaştırma uygulamaları olağanüstü bir hızla artmakta; özel kişilerin faaliyet gösterdiği neredeyse tüm sektörlerde (enerji, ulaşım, telekomünikasyon, tabii kaynakların aranması ve işletilmesi, tarım, turizm, sanayi, ticaret, konut, inşaat), idare; kamu hizmeti, özendirme ve destekleme veya kentsel regülasyon faaliyetleri kapsamında taşınmaz veya mıntaka (alan) kamulaştırmaları yapmakta ve kamulaştırdığı taşınmazları özel kişilerin kullanımına sunmaktadır.
Özel kişi yararına kamulaştırmanın Hukuk Devleti, Sosyal Devlet, egemenlik yetkisinin devredilmezliği, eşitlik ilkeleri ve bir temel hak olarak mülkiyet hakkına ilişkin anayasal güvenceler ile bağdaştırılabilmesi için sahip olunan tek araç ise kamu yararıdır. "Özel kişi yararına kamulaştırma öngörme veya yapma" gibi temel anayasal ilkelere aykırılık oluşturabilecek riskli bir kamu gücü faaliyetinin kamu yararına uygunluğunun etkin denetimi ise kamu hukuku yargıcının varlık sebebidir. Bu kitapta kamu hukuku yargıcının bu işlevini ne ölçüde yerine getirdiği mevzuat ve içtihat çerçevesinde irdelenmiştir.