Bir zamanlar kamu çalışma ilişkileri güvenceyle eşdeğerdi. Sadece memuriyet değil kamuda işçi olarak çalışmak da güvence demekti. Memurlar kamu hukukunun güvencesi altındaydı, kamu işçileri ise sendikaların ve toplu iş sözleşmelerinin. Ancak güvencesizliğin ve esnekliğin başat olduğu bir emek rejiminde kamu çalışma ilişkilerinin bundan azade olması düşünülemez. Siyasal karar vericilerinin temel politika tercihlerinin piyasa ve sermaye tercihlerine paralel şekillendiği bir zamanda ve mekanda kamu çalışma ilişkilerinin de çözülmesi ve silikleşmesi kaçınılmaz. Kamusallığın ve toplumsallığın terki ile kapitalist piyasa ilişkilerinin tahakkümü, görece korunaklı kamu istihdam ilişkilerini de aşındırıyor. Kamuda da güvencesizliğin envaiçeşit örnekleri yaşanıyor. Üstelik bu örnekler bir zamanlar nispeten özerk ve "güvenli bir liman" olduğu varsayılan akademide de yaygınlaşıyor. Dahası kamu çalışma ilişkilerinde son zamanlarda yaşanan keyfilikler Özdemir Asaf'ın dizelerini andırıyor: "Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu/Birinciliği beyaza verdiler." Arzu Özsoy Özmen kitabında bizzat kendisinin de deneyimlediği kamuda güvencesizlik sürecini tarihsel, toplumsal, hukuksal boyutlarıyla ele alıyor ve saha çalışmasıyla pekiştiriyor.
Aziz Çelik
Bu kitap, kamudaki iş güvencesizliğini sadece nesnel koşullar açısından değil aynı zamanda öznel boyutlarıyla da ele alıyor. Memurlar, akademisyenler ve taşeron çalışanları ile yapılan mülakatlarla ve anketlerle iş güvencesizliğinin iş davranışlarına yansımasını direniş ve uyum boyutlarıyla ele alarak kuramdan sahaya iniyor.